Caferi: Golan, Eksiksiz Almak İçin Mücadele Ettiğimiz Suriye Toprağıdır, Bu Mesele Pazarlığa Tabi Olmadıği Gibi Zaman Aşımına Da Uğramıyor

NEW YORK – Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşşar el Caferi, işgal altındaki Golan’ın 4 Haziran 1967 hattına kadar tamamen kurtarması için “savaştığımız bir Suriye toprağı olduğunu ve kalacağını” yineleyerek, bu konunun pazarlık, gasp veya zaman aşımına tabi olmadığını belirtti.

Suriye, Golan’da İsrail işgalinin devam ettiği saldırgan uygulamaları hakkında Güvenlik Konseyi’ni bilgilendirdi.

Caferi, Ortadoğu’daki duruma ilişkin bugün Güvenlik Konseyi oturumuna bulunduğu açıklamada; Suriye’nin Konsey ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ni işgal altındaki Golan’da İsrail işgalinin devam ettiği ihlalleri ve saldırgan uygulamaları konusunda bilgilendirdiğini belirtti. Bu bağlamda Caferi; Golan’daki toprakların bir kısmını üzerlerine “rüzgar türbinleri” kurma bahanesiyle işgalin halkımızı, mülklerini işgal yetkililerine kaydettirmeye zorladıklarına işaret etti. Bunun yanı sıra Caferi; İşgalin Golan’ı yahudileştirme, oradaki yerleşimci sayısını artırma ve ona yapay yerel konseyler yerleştirme çabası ve bunun gibi tehlikeli gelişmeler Birleşmiş Milletler Ortadoğu Nickolay Mladenov’un hiçbir brifinginde bahsedilmemesine dikkat çekti.

El Caferi; Mladenov’un periyodik brifinglerinde izlediği yaklaşımın sürdürülmesine karşı Suriye’nin güçlü protestosunu dile getirerek, işgal altındaki Suriye Golan’daki durum ve İsrail işgal yetkililerinin sürekli saldırgan ve cezai uygulamaları ve ABD yönetiminin son zamanlarda çıkardığı uluslararası hukuk hükümlerinin açık bir ihlalini temsil eden kararları ışığında şahit olduğu gelişmeler hakkında konuşmayı kasıtlı olarak ihmal ettiğini belirtti. Bu bağlamda Caferi; Güvenlik Konseyi’nin ve Genel Kurul’un Suriye Golan ve diğer işgal altındaki Arap topraklarına ilişkin oybirliğiyle kabul edilen kararları, en başta 1981 tarihli 497 sayılı karar, işgal yetkililerinin yetkilerini Golan’a dayatma kararlarının hükümsüz olduğunu ve hiçbir yasal etkiye sahip olmadığını teyit ettiklerine işaret etti.

Caferi; Güvenlik Konseyi’nin 1967’den beri işgal altındaki Suriye Golan’da İsrail işgalinin insan hakları ve uluslararası insani hukuk ihlallerinde, yerleşim, ırk ayrımcılığı, keyfi gözaltı, işkence ve Golan’ın doğal kaynaklarının çalınması gibi ağır ihlallerinde ne kadar sessiz kalacağını sorarak, işgalin buna ek olarak geçmiş yıllarda Suriye topraklarında teröristlere destek sağladığına dikkat çekti.

Golan’daki baskıcı işgal uygulamaları, Birleşmiş Milletler Şartı hükümlerine yönelik açık bir küçümsemeyi temsil ediyor.

Konuşmasının devamında Caferi; İsrail işgalinin Ortadoğu bölgesinin güvenliği ve istikrarı ile uluslararası barış ve güvenliğe yönelik devam ettiği tehdide işaret ederek, Güvenlik Konseyi’nin son yıllarda uluslararası barış ve güvenliği sağlama, bölgemizdeki ve ötesindeki gerilim ve çatışmaların nedenlerini ele alma konusundaki sorumluluklarını yerine getiremediğini belirtti. Bu bağlamda Caferi; 1967’den beri İsrail’in Filistin, Lübnan ve Arap ülkeleri ve Suriye topraklarının büyük ve değerli kısımlarını işgal etmeye devam ettiğine işaret ederek, bunun, Birleşmiş Milletler Şartı hükümlerine, uluslararası hukuk kurallarına ve Güvenlik Konseyi’nin ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun ilgili kararlarına açık bir şekilde küçümsemeyi temsil ettiğini belirtti.

İşgal tarafından devam edilen küstahlık ve onun uluslararası topluma karşı çıkması, Batılı devletlerin hükümetleri tarafından kendisine gösterilen ilgiden kaynaklanıyor.

Bu konuya ışık tutan Caferi; işgale ve temsilcilerine savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve işledikleri insan hakları ihlalleri için herhangi bir hesap verebilirlik veya cezadan muafiyetlerini garanti altına almak için dokunulmazlık tanıyan Batı ülkeleri hükümetleri tarafından sağlanan özen olmasaydı, İsrail işgalinin uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletler kararlarına karşı küstahlığını ve meydan okumasını devam ettiremeyeceğini vurguladı.

Caferi; ABD’nin İsrail işgalinin suçlarını ve saldırı eylemlerini durdurmayı amaçlayan taslak kararları engellemek için veto kullanmasının, işgalin kör önyargısını teyit etmenin yanı sıra, birbirini izleyen Amerikan yönetimleri tarafından benimsenen çifte standart politikasını vurgulamak için yeterli olduğununa işaret etti.

İsrail işgal varlığının başkenti olarak işgal edilmiş Kudüs’ü ilan etmesi, ardından işgal altındaki Suriye Golan’ı ilan etmesi işgal yetkililerinin Batı Şeria’daki toprakları ilhak etme girişimine yol açtığını belirten Caferi; Suriye’nin üye devletlerin büyük çoğunluğuyla birlikte bu Amerikan icraatlarını kınadığını yineledi.

Orta Doğu bölgesinin istikrarı ve Birleşmiş Milletler’in güvenilirliği, uluslararası kararların uygulanmasını sağlamak için önlemler almayı gerektirmektedir.

Caferi; Ortadoğu bölgesinin istikrarı ve Birleşmiş Milletler’in güvenilirliğinin, başta 242, 338, 497 ve 2334 sayılı kararlar ve Birleşmiş Milletler’in 4 Haziran 1967 hattına kadar Suriye Golan’ı da dahil olmak üzere işgal altındaki Arap topraklarının İsrail işgalini sona erdirmeye yönelik ilgili uluslararası kararların uygulanmasını sağlayacak tedbirlerin alınmasını gerektirdiğini işaret etti.

Caferi; Ortadoğu bölgesinin istikrarı ve Birleşmiş Milletler’in güvenilirliğinin, İsrail’in Suriye Golan’ı da dahil olmak üzere işgal ettiği Arap topraklarını işgaline son verilmesi ve bunlardan 4 Haziran 1967’ye kadar geri çekilmesiyle ilgili uluslararası kararların ilgili 242, 338, 497 ve 2334 sayılı Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak uygulanmasını sağlayacak tedbirler alınmasını gerektirdiğine işaret etti.

Son olarak Caferi; “Suriye’nin içinde bulunduğu zor koşulların Golan’ın Suriye toprağı olduğu ve kalacağı gerçeğini değiştireceğini düşünenlerin yanıldıklarını ve 4 Haziran 1967 hattına kadar tam kurtarması için mücadele edeceğimizi” belirtti.

Çeviri: P.M.

Check Also

Aksa Tufanı Operasyonu… Bugünün En Öne Çıkan Gelişmeleri

İŞGAL EDİLEN KUDÜS (SANA) – Filistin direnişinin işgalci İsrail’in saldırganlığına yanıt olarak 7 Ekim’de başlattığı Aksa …