Rapor Profesyonellik ve Gerçeklikten Uzaktır

NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi Suriye’nin, BM ve Uluslararası Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü OPCW’nin ortak komitesi tarafından İdlib İlinin Han Şeyhun Bölgesinde kimyasal silahların kullanılmasına ilişkin hazırladığı raporu mutlak bir şekilde reddettiğini bir kez daha vurguladı.

BM Güvenlik konseyinin dün ortak komite raporuna ilişkin bulunduğu oturumda Suriye adına konuşan Caferi; söz konusu raporun taraflı olup profesyonellik ve dürüstlükten yoksun olduğunun altını çizdi. Caferi raporun politikleştirildiğini, Suriye’ye karşı suçlamalarda bulunmak için gerçekleri çarpıtıp geçerliliği olmayan sahte kanıtlar öne sürdüğüne dikkat çekti.

Raporu hazırlayan ortak komite başkanının sözlerini eleştiren Caferi; raporun siyasi olmadığını iddia ettiği bir zamanda kullandığı terimler ve raporun içeriğinin ise tamamen siyasi olduğuna dikkat çekti. Caferi komite başkanının, terör örgütlerin kimyasal silah kullanmaları ve bu kimyasal maddeleri civar bölgelerden temin etmeleri konusunda sözlerini de eleştirdi. Suriye’nin teröristlerin muhtelif bölgelerde kimyasal kullanmaları ve bu kimyasal maddeleri nereden ve nasıl temin ettikleri konusunda BM, OPCW, ortak komite, BMGK ve ilgili tüm uluslar arası kurum ve örgütlere belgeler ve kanıtlar eşliğinde 130’dan fazla resmi mektup gönderdiğine vurgu yapan Caferi; komite başkanının sözlerinin mantıktan uzak olduğunu kaydetti.

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Caferi; kimi devletlerin insan hakları, uluslar arası kanunlar ve kararlardan söz ettiği bir zamanda kendilerinin siyasi ajandalarını hayata geçirmek için bu ilke, kanun ve kararları hunharca ve arsızca ihlal ettiklerine vurgu yaptı.

Uluslar arası komite ve örgütlere de değinen Caferi; bunların tarafsız, profesyonel ve dürüst çalışmaları yerine ahlak ve ilkelerden uzak çalıştıklarını, sahte kanıt ve sözde görgü tanıklarına dayanarak dünya kamuoyunu kandırdıklarını belirtti. Caferi bu komite ve raporların hiçbir güvenirliği olmadığını, bağlı oldukları kurumların güvenirliğini de sabote ettiklerini kaydetti.

Caferi ortak soruşturma raporunda kullanılan ve bu gibi raporlarda olmaması gereken terim ve kelimelere dikkat çekerken, raporun içerdiği teknik ve kanuni hatalara bir bir ışık tuttu.

Caferi; Raporda Han Şeyhun ve olayın gerçekleştiği bölgenin tamamının Nusra Cephesinin elinde olduğu ve Nusra Cephesi haricinde oraya kimsenin giremediğine onlarca kez dikkat çekildiğine vurgu yaptı. Dolayısıyla raporda iddia edilen tüm bilgi, görüntü ve sözde kanıtların Kaide Örgütünün Suriye kolu olan ve BMGK’nin uluslar arası terör örgütleri listesinde yer alan Nusra Cephesi tarafından temin edildiğinin açık bir kanıt ortaya koyulduğuna dikkat çeken Caferi; sonuç itibarıyla Nusra Cephesinin belli başlı devletlerin istihbarat cihazları ile işbirliği içinde sahte kanıtlar ve sözde görgü tanıkları oluşturduklarını ifade etti. Caferi radikal terör örgütlere dayalı bu gibi raporların hiçbir güvenirliği ve gerçekçiliğinin olmadığına bir kez daha dikkat çekti.

Rapordaki çelişkilere bir bir dikkat çekip ışık tutan Caferi; Suriye ordusunun hiçbir yerde kimyasal silah kullanmadığını belirtti.Caferi Suriye ordusunun kimyasal silah konusunda hassasiyetini ve hiçbir zaman Suriye’de kullanmadığını bir kez daha vurgularken, terör örgütleri ve onları destekleyen devletlere uluslar arası düzeyde provokasyon başlatma gerekçesi vermekten yana olmadığının altını çizdi. Suriye ordusunun kimyasal silah kullanmadan terör örgütleri ezip yok etme gücüne sahip olduğunu vurgulayan Caferi; dolayısıyla bu gibi bir hataya düşmesinin söz konusu olmadığını kaydetti.

Caferi BM, BMGK ve ortak soruşturma komitesinin Suriye’de kimyasal silahların kimler tarafından ve nasıl kullanıldığını dürüst, şeffaf ve profesyonelce soruşturmaya davet ederken, Suriye’nin bu bağlamda takdim ettiği kanıtlarla dolu belgeleri de dikkate almalarını talep etti.

Teröristlerin ifadeleri ve uydurulmuş sözde kanıtlara dayanmanın mesleki ve ahlaki ilkelerden uzak olduğuna vurgu yapan Caferi; Suriye’nin bu raporu mutlak bir şekilde reddettiğinin de bir kez daha altını çizdi.

Check Also

Aksa Tufanı Operasyonu… Bugünün En Öne Çıkan Gelişmeleri

İŞGAL EDİLEN KUDÜS (SANA) – Filistin direnişinin işgalci İsrail’in saldırganlığına yanıt olarak 7 Ekim’de başlattığı Aksa …